Türkiye pestisit kalıntısında AB’de ilk sırada
7 mins read

Türkiye pestisit kalıntısında AB’de ilk sırada

Pelin Ünker

Pestisitlerin kullanım amacı, böcek gibi bitki zararlılarını ya da yabani otları önlemek, yok etmek, püskürtmek veya azaltmak.

Ancak bu kimyasal maddeler hedef zararlıya seçicilik göstermediği için hedef dışındaki canlılara da zarar verebiliyor. Bu nedenle güvenlik testlerinden geçen pestisitler bile akademik literatürde son derece tartışmalı.

Bir pestisit için çeşitli sağlık zararlarına yol açtığına ilişkin kanıtlar biriktikçe kullanımına sınırlama ya da yasaklama getiriliyor. Ancak bir pestisite yasaklama getirilmesi o pestisitin gıda sisteminden çıktığı anlamına gelmiyor.

Yasaklı pestisitler ihracatla ortaya çıkıyor

Avrupa Birliği (AB) mevzuatına göre yasaklanan pestisit türlerinin Türkiye’de kullanımı halen yaygın. Bu durum genellikle AB’ye ihraç edilen ürünlerde yapılan tespitlerde ortaya çıkıyor.

AB Komisyonu, gıda ve yemlerde yapılan kontroller sırasında tespit edilen gıda güvenliği risklerini, Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) portalı üzerinden herkesin erişimine açık olacak şekilde bildiriyor. Komisyona bağlı Alarm ve Dayanışma Ağı (ACN) ise RASFF portalındaki bildirimlerin de dahil olduğu senelik raporlar yayınlanıyor.

2022 yılına ait rapora göre pestisit başta olmak üzere tarım zehiri kalıntılarının bulunmasıyla ilgili olarak en çok bildirim yapılan menşe ülke Türkiye. Buna göre Türkiye kaynaklı ürünler için toplamda 557 bildirim yapıldı. Türkiye’yi 299 bildirimle Hindistan izledi. Türkiye, 2021’de de 405’i pestisit olmak üzere toplamda 613 bildirimle listede ilk sırada yer almıştı.

En çok Türkiye’den gelen meyve sebzede var

Geçen yıl ise Türkiye menşeili 430 parti ürün pestisit kalıntısı nedeniyle RASSF’ye bildirildi. 2022’de pestisit bildirimi yapılan meyve ve sebzeler arasında biber ve narenciyenin yanı sıra üzüm, asma yaprağı, patlıcan, kabak, domates, karpuz ve armut bulunuyor.

Gıdalardaki pestisit kalıntılarına ilişkin olarak en çok bildirim yapılan ürün kategorisi 594 bildirimle meyve ve sebze olurken bunun yarısından fazlasını 299 bildirimle Türkiye’den gelen meyve sebzeler oluşturuyor. Tespit edilen en yaygın pestisitler ise klorpirifos (251), etilen oksit ve 2-kloroetanol (186) ile klorpirifos metil (142).

Klorpirifos, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi tarafından 2016’da yasaklanmış, aynı karar Türkiye’de de eş zamanlı olarak alınmıştı. Buna rağmen ihraç edilen ürünlerde bu maddelerin bulunması yasaklı olan pestisitlerin de hâlâ sofralarımıza girebildiğini gösteriyor.

Aflatoksin de tespit edildi

ACN raporuna göre Türkiye menşeli ballar da yüzde 93 ile en yüksek şüpheli numune oranına sahip oldu. Türkiye’den gelen 39 parti tohum, kabuklu yemiş ve türevi ürünlerde ise aflatoksin tespit edildi.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre toksik bir madde olan aflatoksin, gıda ve yemlerde en önemli bulaşanlardan biri olarak kabul ediliyor ve gıda güvenliği açısından önemli bir tehlike oluşturuyor. Aflatoksinlerin yüksek dozlarda tüketildiğinde zehir etkisi gösterdiğine işaret eden Bakanlık, tüketicilerin korunması amacıyla ithalat, ihracat ve rutin kontroller sırasında numuneler alınarak laboratuvar analizlerinin yapıldığını, zararlı olabilecek miktarda aflatoksin içeren gıda ve yemlerin tüketime sunulmadığını belirtiyor.

Türkiye, Avrupa’daki tarım zehiri bildirimlerinde ilk sırada gelirken Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Türkiye genelinde geçen yıla ait pestisit kullanım miktarlarını yayımladı.

Yıllık 55 bin tonu aştı

Resmi verilere göre Türkiye’de 2013’te 39 bin 440 ton olan pestisit kullanımı 2015’ten sonra keskin bir artış göstererek 2020 ve 2021 yıllarında 53 bin, geçen yıl ise 55 bin ton seviyelerine ulaştı.

1980’lerde ise bu rakam 7-8 bin ton civarındaydı.

Pestisitlerin yarısı 10 ilde

Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre 2022 yılında pestisitin en fazla kullanıldığı il 4 bin 272 tonla Antalya oldu. Bu ili 4 bin 213 tonla Manisa, 3 bin 985 tonla Mersin, 3 bin 276 tonla Adana ve 2 bin 280 tonla Malatya izledi.

Resmi verilere göre Türkiye’nin 10 ilindeki pestisit kullanım miktarı 28 bin 136 tonu bulurken bu rakam Türkiye genelinde kullanılan pestisitin neredeyse yarısına denk geliyor.

Öte yandan Tarım Bakanlığı bu hesaplamayı yaparken total pestisit miktarını Türkiye’deki tarımsal alana bölüyor. Bakanlık 10 yıl öncesine kadar ilçe ve lokasyon bazında rakamları yayınlarken bu bilgiler artık kamuoyuyla paylaşılmıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre Türkiye’de en fazla kullanılan pestisit türleri ise fungisit (yüzde 35), herbisit (yüzde26), insektisit (yüzde 22) ve akarisit (yüzde 4) olarak sıralanıyor.

Kullanılan pestisitlerin geçtiği güvenlik testleri ve bir zararının olmadığına yönelik iddialar ise akademik literatürde son derece tartışmalı. Bir herbisit olan glifosat Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’na göre ‘Grup 2A kanserojen’ ancak Türkiye kullanımı halen devam ediyor.

Pestisitler atıldığı ortamda kalmıyor. Atmosfere karışıyor. Toprak su içerisinde akışkan olduğu için başka ortamlara geçiş yapıyor, gıdalarda kalıntı bırakıyor.

DW Türkçe’ye konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Üyesi Dr. Ahmet Soysal pestisitlerin akut ve kronik etkileri olduğuna işaret ediyor.

Sağlık etkileri neler?

Akut etkilerin uygulama yanlışları yüzünden pestisitleri tarımsal alanda uygulayanlar ve çevresindeki insanlar üzerinde görülebileceğini belirten Soysal, “Uygulama esnasında koruyucu malzeme kullanılmazsa ya da dozu çok fazla atarlarsa akut tablo ortaya çıkar.

Bu akut tabloda solunum sisteminde, bronşlarda salgı artışı, bronkospazm, solunum zorluğu, mide bağırsak sisteminde bulantı, kusma, karın ağrısı, pankreatit, kardiyovasküler sistemde kalbin giderek yavaşlaması, hipotansiyon ve aritmiler ortaya çıkar. Ölüme kadar gider. Bütün bunlara nörolojik etkiler de eklenebilir” diyor.

Soysal, pestisitlerin toplumsal yönden esas önemli sağlık etkisinin kronik etkiler olduğuna dikkat çekiyor.

Ağız sindirim yoluyla bulaşıyor

Soysal, tüketilen meyve ve sebzeler ya da uygulama yanlışları nedeniyle içilen sulardan alınan pestisitlerin kronik etkilere yol açtığına işaret ediyor. Türkiye’de pestisitler kullanıldıktan çok kısa süre sonra hasat yapıldığı için bizzat o pestisitlerin kullanıldığı besin maddeleri ile insanlara ağız sindirim yoluyla bulaşabildiğini dile getiren Soysal, “Pestisitler insan vücuduna alındıktan sonra yağ dokuda, böbreklerde ve karaciğerde birikince etkisi vardır ve insan vücudundan atılamaz” diyor. Pestisitlerin belli bir düzeyi geçtikten sonra sağlık sorunlarına yol açtığını ifade eden Soysal, bu sağlık sorunlarının başında kanserlerin ve doğumsal anomalilere neden olan etkilerin geldiğine dikkat çekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir